Badem, soya, pilav, keten tohumu, kaju, hindistan cevizi… Whole Foods’un süt ürünü reyonunda dururken, ürünlerindeki çeşitliliğe hayran kaldım. Ancak ne aradığımı göremiyor ve paniklemeye başladığımı hissedebiliyordum. Buna ihtiyacım var. Dünyanın buna ihtiyacı var. Tam ayrılırken, maviyle süslenmiş parlak beyaz sargıya, fırtınanın ortasında güneş ışığına bakarmış gibi bakıyorum. Meleklerin şarkı söylediğini duyabiliyorum. İşte orada. Bezelye sütü.

Evet, istediğiniz gibi gülün, ama bezelye sütünün gelişi, süt sürdürülebilirliği için çok önemli bir olay.

İnsanların bitki bazlı sütlere yönelmesinde birçok faktör etkili: laktoz intoleransı, sağlık yararları, tat ve sayılarca başka neden. Nielsen tarafından Eylül 2017’de yapılan bir araştırmaya göre, bitki bazlı süt sektörü 2016’dan bu yana satışlarında % 3,1 artış gösterdi. Aynı süre içerisinde, inek sütü satışları da % 5 azaldı.

Ancak sürdürülebilirlik sorunu hala gündemdeydi. Life Cycle Associates’ın parçası olan araştırmacı Stefan Unnasch’a göre, bir litre inek sütü 1,467 gram CO2 üretirken, bir badem sütü 396 gram CO2 üretiyor, bademin üretiminde kullanılan su miktarına girmeyeceğim bile.

En sürdürülebilir sütü bulma arayışımda, hızlı bir Google araması yaptım. Sonuçlar, badem sütünden yulaf sütününe, ardından kaju sütününe kadar değişiyordu. Gözüme çarpan şey, ilk olarak 2015’te mağazalara giren ve görünüşte tüm opsiyonlardan daha çevre dostu olan bir süt olan bezelye sütüydü. Denemek zorundaydım. Bu bezelye sütü için avımın başlangıcıydı.

Keşfettiğim iki bezelye sütü vardı: Ripple ve Bolthouse Farms. Bolthouse Farms sadece 2017 yılından beri satılırken, Ripple’ın satışa başlayan ilk bezelye sütü satan şirket olduğunu öğrendim. Bu nedenle, bezelye sütünün öncüleri olan Ripple’ı takip etmeye karar verdim.

Daha fazla bilgi edinmek için, ripplefoods.com adresindeki web sitesinde listelenen numarayla bağlantı kurdum ve Ripple’ın bir temsilcisi olan Sophie tarafından karşılandım. Bezelye sütü fikrinin ilk kez nasıl ortaya çıktığını sorduğumda, “İki kurucu Adam Lowry ve Neil Menninger, inek sütüne alternatif protein kaynaklarını bulmaya çalışıyorlardı ve bezelyenin çok iyi bir kaynak olduğunu fark ettiler…”

Sürdürülebilirlik, bezelye sütü için güçlü bir satış noktası. Web sitelerinde de belirtildiği gibi, “Sulama gerektiren bademin aksine bezelye, küçük bir çevresel ayak izine sahiptir. ”Bir litre inek sütünden 79.8 kilo CO2 emisyonu üretirken, bir litrelik badem 7.2 kilo CO2 emisyonu üretmekte. Bir litrelik bezelye sütü ise badem sütünün yaklaşık yedide biri kadar CO2 emisyonu üretiyor.

Ayrıca bezelye sütü, diğer sütlere kıyasla birçok besinsel yönün üstüne çıkıyor gibi görünüyor. Badem, kaju ve hindistan cevizi sütü gibi süt dışı sütlerin çoğu neredeyse hiç protein içermezken, bezelye sütü de inek sütüyle eşit, yani 8 gram protein içerir. Ayrıca, Ripple web sitesinde belirtildiği gibi, diğer sütlerden daha az şeker ve daha az doymuş yağ içerir.

Bana en yakın Whole Foods, 1,2 mil uzaklıkta, bu yüzden metroyla gittim ve yolculuğumun buna değeceğine dua ettim; ve tam karşımdaydı: bezelye sütü.

48 oz aldım. (1.42 L) “şekersiz orijinal besleyici bezelye sütü.” USDA’ya göre ABD’deki yarım galon sütün ortalama fiyatı (1.93 $) ile karşılaştırıldığında, Whole Foods’daki 5.39 dolar fiyat etiketi oldukça pahalı.

Ancak, konu tadına gelince şaşırtıcı bir şekilde alıştığımız süte benzer bir tadı var. Neredeyse hiç tadı yok, sadece pürüzsüz bir doku ve toprağımsı bir tat, ama kesinlikle, bezelye hakkında düşünürken akla gelen şeyden çok farklı. Süt yeşil değil, sarı renkte ve kesinlikle bezelye gibi bir tadı yok. Tadı, süt ürünü olmayan sütlerin çoğundan daha güzel. Sütü birkaç kişiye denettim ve karışık sonuçlar aldım.

İstanbullu Emine Taha, “Bence bezelye sütü, kesinlikle güçlü bir tadı var ama kötü değil ve tadı süt gibi… keşke İstanbul’da olsaydı.” Aynı anda Samantha Sinensky, “Bu iğrenç, aman tanrım… Ben bunu sevmiyorum… Şu anda kusmak istiyorum,” şöyle de ekleme yapıyor, “Kesinlikle içine kurabiye sokmak istediğim bir şey değil.”

2016 yılında bir röportajda Ripple’ın çevre dostu olmadığına dair spekülasyonlar vardı. Kurucu ortağı Neil Renninger, bezelyeleri Fransa’dan aldıklarını, bu da mesafeyi dikkate alarak çevre dostu kodlarını takip etmediklerini ortaya koydu. Ancak bugün web sitesinlerinde, bezelyeleri Kanada ve ABD’den aldıkları belirtiliyor. Bu garip durum, Sophie ile konuştuktan sonra açıklığa kavuştu: “Bu uzun zaman önceydi” diye açıkladı. Fransa’dan bezelyeyi getirmeyi 2017’nin başları gibi kestiklerini söyledi.

Bezelye sütünün geleceğin sütü olabileceğini düşünüyor mu diye sorduğumuzda Sophie, Dünya daha fazla sürdürülebilir seçenek arayışında olduğundan, “Bence en azından seçeneklerden biri olacak diye düşünüyorum… [Adam Lowry ve Neil Renninger] mutlaka bezelye sütüyle başlayıp, bezelye sütü ile bittiğine inanmıyor. Her türlü şeyi keşfetmeye açık olduklarını düşünüyorum ve bu onlar için sadece bir başlangıç.”

Belki de bu süt sürdürülebilirliği için son çözüm değildir, ancak gelecekte, Whole Foods’un süt ürünleri reyonunda dururken, yeni, sürdürülebilir bir süt çeşidi aramaya devam edeceğim, bezelye veya herhangi başka  bir formda.

Konuk yazar Amanda Kangsadjaja tarafından yazılmıştır, bu 9 Dergisi için ilk yazısı.

 

Çeviren: Emine Taha

No Comments Yet

Comments are closed