Etrafınıza bakın. Ne görüyorsunuz? Ağaçlar, binalar, gökyüzü… Bir dakika, çöp mü? O kadar da şaşırtıcı değil aslında, alıştık çer çöpe. Yerdeki sigara izmaritleri, yol kenarındaki ambalaj atıkları artık o kadar da göze batmıyor.

Durup bir düşünün. Böyle mi olmalı yoksa bir alternatif var mı? Cevap aslında ortada: Geri dönüşüm.

Tabii ki her şey geri dönüşümle çözülecek değil ancak etkili olacağını inkar etmek doğru olmaz. Geri dönüşüm gibi basit bir uygulamayla doğaya karışan çöplerin yarattığı problemlerin bir kısmı önlenebilir.

Plastiğin her türlüsü, birbirinden farklı yüzlerce amaç için kullanılıyor. Bazen aklımızın ucundan geçmeyen eşyalar bile plastik içerebiliyor. Evet doğru, plastik hayatımızı oldukça kolaylaştırıyor. Su şişelerinden pipetlere veya araba direksiyonlarına kadar plastikten yapılan sayısız eşya var. Şu anda elinizde tutuyor olabileceğiniz kalem veya içinde bulunduğunuz odanın ışık düğmesi de muhtemelen plastik. Biraz daha dikkatli baktığınızda tam şu anda etrafınızda benim sayabileceğimden çok daha fazla plastik göreceksiniz.

Asıl problem, bu plastikleri balıklarla yüzerken görmeye başlayınca ortaya çıkıyor. Plastik doğaya atıldığında zaman içerisinde küçük parçalara ayrılarak mikroplastik halini alıyor. Bu da demek oluyor ki doğada, çıplak gözle görebildiğimizden çok daha fazla plastik bulunuyor. Peki ne kadar plastikle karşı karşıyayız?

Bir yıl içerisinde dünyadaki her bir insan tam olarak 136 kg plastik kullanıyor. Bu plastiğin büyük bir kısmı su kaynaklarına karışıyor. Denize uzak yerlerde kullanılan plastiğin ne gibi bir zararı olduğunu sorabilirsiniz. Fakat, su kaynaklarına uzak yerlerdeki plastiğin rüzgarla sürüklenerek eninde sonunda denize ve de okyanuslara ulaşması işten bile değil. Gerek İstanbul olsun gerek Sahara Çölü, eğer bir plastik poşeti öylece fırlatıp atmaya karar verirseniz emin olun ki o poşet suyun yolunu bulacak.

Bu poşetler suya ulaştıklarında birkaç şeye yol açabilirler. Onları yemek sanan hayvanların boğazlarına takılarak veya sindirim sistemlerine ulaşarak ölümlerine yol açabilirler. Başka bir alternatif olarak da su içerisinde mikroplastiklere dönüşebilirler. Bu plastikler, deniz hayvanlarının sindirim sistemlerine geçerek besin zincirine karışırlar. Bu da demek oluyor ki besin zincirinin en tepelerinde bulunan bizler, deniz mahsülleriyle birlikte onların içindeki tüm plastiği de yemiş oluyoruz. Odukça ironik, değil mi? Kendi attığımız “çöp” dönüp dolaşıp bize geliyor. Bu süreçte ise bizden başkalarına geri döndürülemez etkileri oluyor.

Deniz canlılarının yanı sıra karada yaşayanlar da plastiğin etkilerinden kaçamıyor. Her yıl pek çok kuş plastik yedikleri için ölüyor. Albatroslar yavrularına yiyecek bulmak için kilometrelerce yol katediyorlar. Ancak beraberlerinde geri getirdikleri yiyecek değil çeşitli plastik atıklar olunca yavru albatroslar henüz daha yuvadan ayrılamadan ölüyorlar. Plastiğin hayvan popülasyonlarına etkisinin en açık örneklerinden biri bu.

Hayvan ölümlerine en çok sebep olan maddelerden bir tanesi plastik pipetler. Evet, pipetler. Çok basit görünüyor değil mi? Birçoğumuz belki de her gün plastik pipet kullanıyoruz. Akşam üzeri eve dönerken aldığınız kahveyi pipetle mi pipetsiz mi içtiğinize dikkat ettiniz mi hiç? Dikkat etmediyseniz kendinizi yalnız hissetmeyin, dikkat edenlerin sayısı çok daha az. Belki bundan sonra pipet kullanmamayı tercih ederek bu dengeyi değiştirmeye katkıda bulunabilirsiniz.

Bu konuda alınan önlemlerden bir tanesi plastik yerine kağıt pipet kullanılması. Hemen bir örnek vermek gerekirse Sabancı Müzesi’ndeki kafede de kağıt pipet kullanılıyor. Kağıt pipetlerin bir dezavantajı çok çabuk yıpranmaları, yani içeceğinizi hızlı bitirmeniz gerekebilir. Bir başka önlem ise plastik yerine şeker kamışı ve bambu gibi bitkisel içeriklerle pipet üretilmesi. Doğal içerik kullanılarak, plastik pipetlerin sebep olabileceği problemlerden kaçınılıyor ancak bu sefer de bu bitkiler için tarım arazisi ihtiyacı ortaya çıkıyor.

Geri dönüşüm de bu önlemlerden biri haline gelmeli. Plastiği doğaya değil, uygun bir şekilde bir çöp konteynerine attığınızı savunabilirsiniz. Fakat çöp konteynerlerindeki plastikler ayrıştırılmadan diğer çöplerle birlikte toplanıyor. Bunu önlemek ve kullanılmış plastiği yeniden değerlendirmek için geri dönüşüm yapılmalı. Geri dönüşüm de bir yerden sonra mümkün olmayan bir seçenek, çünkü geri dönüştürülen plastik bir süre sonra geri dönüştürülmeyecek hale geliyor ama plastiğin tek seferde çöp olmasıyla iki ya da üç seferde çöp haline gelmesi arasında bir fark olduğu da ortada.

Plastik geri dönüşüm kutularının seyrek olduğunu düşünebilirsiniz ve bu durumda haklısınız. Ancak plastiği düzenli bir şekilde bir süre biriktirip, erişiminizin olduğu bir plastik geri dönüşüm kutusuna topluca götürebilirsiniz. Atıkların kısa bir süre sizde kalması uzun yıllar doğada kalmasından daha iyi bir seçenek.

Elbette geri dönüşüm son seçenek. İlk önce kullanımı azaltmalı, sonra yeniden kullanmalı ve bu seçenekler tükenince geri dönüşüme başvurulmalıdır.

  1. Leeson, Craig, director. A Plastic Ocean. A Plastic Ocean, 22 Sept. 2016.“Get Involved.”
  2. BBC Erth, n.d., www.bbcearth.com/blog/?article=get-involved.
No Comments Yet

Leave a Reply

Your email address will not be published.