Medyada her yerde ve her zaman cinsel eşitsizlikle karşılaşıyoruz ama buna o kadar alışmış durumdayız ki, gördüğümüzün cinselleştirme olduğunu fark etmiyoruz.

Çoğunlukla kadınlar reklamlarda, filmlerde ve sosyal hayatlarında cinselleştiriliyorlar. Buna medyada cinselleştirme deniliyor. Bunu, belli bazı kalıplara uymalarını bekleyen kadınlar hakkındaki basmakalıplarla karıştırmamak gerekir. Cinselleştirme daha çok cinsel figürleri cinsel obje olarak kullanmaktır.

 

 

Kesinlikle hiçbir şekilde erkeklerin cinselleştirilmediğini söylemeye çalışmıyorum ama filmlerdeki kadınlar hakkındaki istatistiklere baktığınızda sonuçlar gösteriyor ki, kadın rolleri erkek rollerinden çok daha fazla cinselleştiriliyor. Bu oran erkeklerde %6,7 iken, kadınların %39,8’i cinsel olarak açık kıyafetler giyiyor. Erkeklerin %10,3’ü filmlerde kısmen soyunurken kadınların %30’u soyunuyor. Daha önce belirttiğim gibi kadın rollerinin erkek rollerinden çok daha fazla cinsel figür olarak kullanıldığını görebiliriz.

Sports Illustrated Dergisi

Bu sadece büyük ekranda gerçekleşmiyor, aynı zamanda dünyanın pek çok yerindeki televizyonda gösterilen reklamlarda, müzik videolarında ve reklam panolarında da karşımıza çıkıyor. Eğer düşünürseniz, genci yaşlısı, bu reklamları herkes görüyor ve akıllarında kadınlar hakkında oluşan fikir onların cinsel figürler olduğu oluyor. Küçük kızların gelecekteki hallerini kalıplaşmış bir cinsel bir figür olarak görmesi ve diğer herkesin de, onlara ve kişiliklerine saygısızlık ederek, kadınları bu şekilde cinselleştirmenin uygun olduğunu düşünmesi kabul edilemez.

 

Bu hem kadınlara hem erkeklere oluyor. Ancak birçok sefer kadınların medyadaki başarılarının önüne cinsiyetleri geçiyor. Bir single çıkarıyorlar ve medya müzikten çok kapak fotoğrafında verdikleri pozdan ve giysilerinin ne kadar açık olduğundan bahsediyor. Bir konferansa katılıyorlar ve medya onları giysi seçimleri ve ne kadar kilo aldıklarına göre yargılıyor. Medya bu olayları manipüle ediyor ve önemli olandan çok kadınların cinsel taraflarına odaklanıyor.

Aktör ve model Nicole Kidman, yolda yürürken bisikletli bir paparazzi tarafından yere yapıştırıldı. Yaralanabilirdi ama medyanın konuştuğu şey kilo verdikten sonra ne kadar kötü göründüğü ve nasıl duruşundan dolayı sütyeninin görülebilir olduğuydu.

Daha yakın bir olayda Ariana Grande tacize uğradı. Soul müziğin kraliçesi olduğu için müzik endüstrisinden pek çok ismin katıldığı Aretha Franklin’in cenazesine ve anma törenine gitmişti. Orada yanında durduğu bir piskopos tarafından tacize uğradı. Oldukça rahatsız, şaşkın ve korkmuş görünüyordu. Buna rağmen medya elbisesinin ne kadar kısa olduğunu konuştu.

Toplumun kadınların ve erkeklerin cinselleştirilmesine karşı bakışları oldukça farklı. Birçok erkek sanatçının müzik videolarında yarı çıplak kadınlar bulunurken, Hadise’nin müzik videoları yatakta yanında tişörtsüz bir erkek bulunduğu için neredeyse kaldırılıyordu. Sadece kadın olduğu için erkek bir model kullandığında ona saldırıldı. Biraz toparlamak için Emma Watson’ın He for She konuşmasındaki sözlerini okumak istiyorum: “ …sekiz yaşındayken ailemiz için sergileyeceğimiz oyunları yönetmek istediğimde ‘patronluk taslayan’ biri olarak adlandırıldığımda ama erkekler adlandırılmadığında şaşırmıştım. 14 yaşındayken medyanın belli elementleri tarafından cinselleştirilmeye başladım. 15 yaşındayken bazı kız arkadaşlarım ‘kaslı’ görünmek istemdikleri spor takımlarından ayrıldılar. 18 yaşındayken erkek arkadaşlarım duygularını ifade edemiyorlardı. Bir feminist olduğuma karar verdim…”

Feminizm kelimesinin anlamı erkek düşmanlığı olarak yanlış anlaşılmış durumda. Feministler erkek düşmanı değillerdir, erkeklerle eşit haklar isterler. Feminizmin ayrıca maskülizm denilen bir tarafı vardır bu da erkek haklarını savunduları anlamına gelir.

Yani kısacası eğer bir feministseniz aynı zamanda bir maskülistsiniz. Eğer cinsiyetlerin eşit haklara sahip olmasını savunuyorsanız bir feministsiniz.

Feminizm kelimesinden korkmayın.

Cinsiyetlerin eşit haklara sahip olmasını savunun, bu feminizm.

 

Bu yazı konuk yazarımız Elif Duru Erdoğan tarafından yazıldı, bu 9 Dergisi’ndeki ilk yazısı. Global Issues Network kulübünün bir üyesi ve cinsiyet eşitsizliği ve hayvan hakları gibi konularla ilgileniyor. Ayrıca bu yazısını Global Issues Network’te Terakki Lisesi’nde sundu. GIN kulübü ile ilgili daha fazla bilgi için Instagram’dan @tvoginclub ‘ı takip edebilirsiniz. Duru için sorularınız varsa ona Instagram hesabı olan @durunavy ‘den erişebilirsiniz.

Çeviren: Nil Üzer

No Comments Yet

Leave a Reply

Your email address will not be published.