Nisan ayına yeni girdik. Ağaçların açan renk renk çiçekleri parkları ve bahçeleri süslüyor ve bizleri büyülüyor. Eğer Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi’ne ya da Japon Parkı’na giderseniz her ağaçtan kolayca ayrışan ve pespembe çiçekleriyle size uzaktan utangaç bir şekilde göz kırpan ağaçlar göreceksiniz. Bu ağaçlar Türkiye’ye çok uzaktan hediye olarak geldiler. Bizim ülkemiz ve ana vatanları dışında sadece 8 ülkede varlar. Bunlar, Japonya’nın meyve vermeyen ünlü kiraz ağaçları, sakuralar. 

Sakura ağaçları Japon kültürünün ve samuray yaşam tarzının çok önemli bir parçası. Mart sonu ya da nisan gibi çiçeklenen ağaçlar, Japonya’da baharın müjdecisi. Sakuralar sadece kısa bir süreliğine dalda durabiliyor. Çiçekler solarak düşmüyorlar, hala canlılıklarını ve güzelliklerini yitirmemişken bütün halinde dalından kopuyorlar. Şimdi bunun samuraylıkla ne alakası var diyeceksiniz. Ancak ağaç figürü, genel olarak Japon kültüründe mükemmel güzelliği ve aynı zamanda hızlı, acısız ölümü temsil eder. Bu birbirine ters iki kavramın tek bir simgede toplanması gerçekten ilginç, değil mi? Biraz daha bekleyin, daha derin anlamı geliyor. 

Daha özel anlama indiğimizde ise sakura çiçekleri, çok kısa süre hayatta kalıp dallarından daha solmadan düştükleri için samuraylara savaşta her an gelebilecek olası ölümü ve yaşamın gelip geçiciliğini hatırlatmaktadır. Açması çok uzun zaman isteyen, doğanın kendini yenilediği bahar ayında canlanan ama iki-üç hafta gibi kısa bir süre dalda kaldıktan sonra hala insanın nefesini kesen güzellikteyken havada süzülerek hayatları son bulan bu pembe çiçekler, Japonlar için hem yaşam hem de ani ölüm demektir. Kısaca sakura çiçekleri Japon kültüründe yaşam döngüsünü temsil etmektedir. 


Sakuraların açtığı şu anda içinde olduğumuz dönem Japonya’da kutsal kabul ediliyor ve ülkenin en çok turist kabul ettiği dönem bu dönem. Öyle ki hava durumundan sonra bir de sakura durumu veriliyor. Japon halkı için önemli olan pek çok gün ve olay, evlilik törenleri gibi, sakuraların açtığı döneme getirilmeye çalışılıyor. 

Sakura zensen, 11 şehirde kutlanan ve iki-üç hafta süren festivale verilen isim. Meteorologlar için bunları zamanını, yani bir bakıma sakuraların açmaya başladıkları dönemi tutturmak çok önemli. 

Mart sonunda başlayıp mayıs sonuna kadar süren döneme biz ilkbahar desek de Japonlar için bu dönemin haru (ilkbahar) dışında bir ismi daha var: hanami. Sadece bu çiçeğin onuruna verilmiş bir isim. Türkçe kelime anlamı “çiçek seyretme” (hana= çiçek, mi= görmek, seyretmek) olan hanami zamanında Japonlar ve dünyanın dört bir tarafından gelen turistler parklara, bahçelere ve tapınaklara sadece sakura ağaçlarının üzerlerindeki binlerce, on binlerce küçük pembe çiçeğin kısacık hayatını izlemek için geliyorlar. Doğal olarak ülkenin en çok turist aldığı zamanın da bu zaman olması şaşırtıcı gelmiyor. Ama onları da yargılamamak lazım, ortaya çıkan manzara gerçekten göz alıcı. Bana göre özellikle geceleri insanı kendini bambaşka bir yerde hissediyor ağaçları izlerken. Bu arada hanami sadece sabah ziyaretlerine deniyormuş, akşam ziyaretlerinin de ayrı bir adı varmış: yozakura.

Çiçekler düşmeye başladığında pembe bulutlar yolların ve nehirlerin üstlerine inip onları battaniye gibi kaplıyor. Animelerde bu sahneleri sıkça görebilirsiniz. Yakında yayınlanacak  yazımda okuyacağınız gibi.

Bir gün eğer başta saydığım parklara ya da Japonya’ya gitme şansınız varsa, tabi doğru zamanda, sakura ağaçlarına dikkatlice bakın. Onlar sadece bir ağaç türü değil, ki en az 200 farklı sakura çeşidi var. Bir kültür. Yaşam felsefesi. Yaşam döngüsünün ta kendisi. 2. Dünya Savaşı’nda kamikaze adında Japonların intihar uçuşları sırasında uçaklarını süsleyen desenler. O sırada ölen pilotların reenkarne olacakları, tıpkı kendileri gibi büyümeleri uzun zaman isteyen, kısacık süre hayatta kalan ve hayatlarının baharında güzelliklerini kaybetmeden yaşamdan kopan çiçekler.

 

Düzenleyen: Nur Güzeldere

Nihon Japon İşleri yazı serisinin birinci kısmı olan Sakura, Yaşamın Döngüsü, Ölümün Kendisi adındaki yazı konuk yazar Uzay Koldemir tarafından yazıldı. Uzay’ın 9 Dergisi için ilk yazdığı yazı ise Yapay Zeka, Doğalını Nereye Götürüyor? sitemizde okuyabilirsiniz.

 

 

No Comments Yet

Leave a Reply

Your email address will not be published.