Londra, benim de olduğu gibi, birçok insanın gidilecek yerler listesinde yer alan bir şehir. Geçtiğimiz haftalarda listeden Londra’nın üzerini çizebildim. Çok uzun bir gezi olmasa da hevesimi attığımı söyleyebilirim. Başlı başına sanat eseri gibi olan binalar, parklar ve barındırdığı tarihi geçmiş ile pek çok yönden beklentilerimi karşıladı. Dikkatimi çeken ufak noktalardan bir tanesi bazı binaların üzerinde geçmişte orada hangi sanatçı, politikacı, bilim insanı veya tanınmış kişinin yaşadığına dair kısa bilgiler yazmasıydı. İşte Londra’yı listenizden çizebileceğiniz günü beklerken göz atabileceiğiniz bir yazı:

1-HYDE PARK

Eğer Londra’ya gidecekseniz mutlaka görmeniz gereken yerlerden bir tanesi Hyde Park. Zaman zaman köşeyi döndüğünüzde belli bir gruba (apartman sakinleri olabilir) ait parklar göreceksiniz, Hyde Park tüm bu küçük parkları gölgede bırakabilecek konumda. Sandviçiniz,içeceğiniz ve güzel bir kitap ile çimlerde istediğiniz yere yayılıp keyif sürebilirsiniz.

Ayrıca bu sırada Prenses Diana‘nın yaşamış olduğu Kensington Palace‘ı da görebilirsiniz. Ben fırsat bulamadım ama siz isterseniz bu mütevazı sarayın içini gezebilirsiniz. Kensington Palace’ın hemen dışında “Sunken Garden“a uğramayı unutmayın. Her yıl değişen çiçekler, ben oradayken Prenses Diana’nın gardıropundan esinlenerek dikilmişti.

2-Borough Market

Borough Market, daha önce bilmememe rağmen Londra’da en beğendiğim yerlerden birisiydi. Eğer siz de yemeğe düşkünseniz Borough Market’e kesinlikle uğramanızı tavsiye ediyorum. Normalde karşılaştığım bunaltıcı kalabalık yerine oldukça sıcak bir kalabalıkla karşılaştım Borough Market’te. Herkes pazarın ve yemeklerin keyfini çıkarırken bir şeylerin tadına bakmadan durmak imkansızdı. Kafamı çevirdiğim her yerde ayrı bir stant, her stantta ayrı bir çeşit yemekle karşılaştım. Tayland, İtalyan, Hint yemekleri satan stantlar, sıkma meyve suyu ve taze içecekler alabileceğiniz yerler ve hatta pazarın daha derinlerinde bir egzotik kasap vardı. Durum böyle olunca insan nereye yöneleceğini şaşırıyor ama Borough Market o şaşkınlığa değecek bir yer.

3-Tiyatro ve Müzikaller

Londra’ya gelip de bir tiyatroya gitmeden olmaz. En azından şöyle bir kafanızı uzatıp sahnelere bakın derim. Uluslararası olarak birçok ülkede oynamış tiyatrolardan gitmediğiniz varsa gitmek için bahane olarak bu geziyi kullanabilirsiniz. Zaten gerek metroda gerek sokaklardaki reklam panolarında “60 YILDIR OYNUYOR!” tarzında davetkar afişler göreceksiniz. E bir tanesine gidin madem!

Shakespeare’in Globe Tiyatrosu da Londra’da. Orijinal halini yansıtacak şekilde restore edilmiş olan tiyatroda hala oyunlar oynanıyor, yani tiyatroya ayırdığınız zamanı burada harcayabilirsiniz. Oynanan oyunlar olduğu için gezi amaçlı turlar her zaman mümkün olmuyor ama içeriyi oyunu izlerken görmekten iyi ne var? Danışmada oturma düzenine şöyle bir göz atınca fark ettim ki fiyatlandırma oldukça detaylı. Yan yana beş koltuktan üçüncünün görüşü kapanıyorsa fiyatı diğerlerinden daha düşük oluyor. Ayrıca en ekonomik şekilde, biraz yorucu olabilse de, ayakta 5 pounda da izleyebilirsiniz Öyle ya da böyle Londra’da tiyatroya gitmek düşünebileceğiniz aktivitelerden olacaktır.

No Comments Yet

Comments are closed