LİZBON son yıllarda gittikçe ünü artan bir şehir. Hoş sokakları, güzel manzaralarıyla hiç de garip bulmuyoruz bu popülerleşmeyi. Avrupadaki en güneşli başkent olan Lizbon, hem Avrupalılar için güzel bir hafta sonu kaçışı hem de dünyanın her yerinden insanlar için muhteşem bir tatil yeri olarak görülüyor. Lizbon, İstanbul’a aslında çok benziyor: yedi tepeli bir şehir, bir köprüsü var, tarihi modern bir şekilde gözümüze aktarıyor. Peki ne yapılmalı Lizbon’da?

Önemli: Bence araba kiralamanız, Sintra’ya ve özellikle plaja gideceğiniz gün için ideal olur.

Yapmayı unutmayın: 

Tuk Tuk’a binin

Portekiz’in ünlü tatlısı olan ‘Pasteis de Nata’yı deneyin

Chiado, Lizbon

Santini

1. GÜN: CHIADO 

Sabah uçağına binip, Chiado’da kaldığınız yere vardıktan ve biraz yerleştikten sonra, Chiado’da bulduğunuz restoranlardan birinde (To.B To Burger or not to Burger olabilir, ama herhangi bir restoran işinizi görür) öğlen yemeği yedikten sonra kesinlikle gitmeniz gereken dondurmacı olan Santini‘ye yürüyüp muhteşem meyveli dondurmalarını deneyin. Lemon & Raspberry ve Cascais 2018’i bulabilirseniz o çeşitleri denemeyi unutmayın, favorilerim onlar. 

Öğleden sonranızın geri kalanını Chiado’daki mağazaları gezerek geçirin. Chiado’yu İstanbul’da bir yerle karşılaştırsam Nişantaşı olurdu. Dünyanın en eski kitapçısı olan Bertrand‘a (1732’de açılmış) uğrmayı unutmayın. Akşam da ünlü bir şef olan Jose Avillez’in farklı temalı restoranlarından birine gidin, Chiado’da bulunan bir sürü restoranı var. (joseavillez.pt/en/) Mümkünse daha önceden rezervasyonunuzu yapın, özellikle de yazın gidiyorsanız, çünkü yazın Portekiz çok kalabalıklaşabiliyor. Restoranlarından biri olan Pizzaria Lisboa’ya giden okurlarımız şunu dediler:

Pizzaria Lisboa’daki pizzalar çok güzeldi. Çıtır çıtırlardı ve hamurları da incecikti.

Ben de Avillez’in restoranlarından birçoğuna gittiğim için, kesinlikle tavsiye ettiğimi söyleyeblirim.

Alfama, Lizbon

2. GÜN: ALFAMA

Lizbon’un tarihi bölgesi olarak bilinen Alfama, biraz engebeli, dolayısıyla Alfama’ya Tagus Nehri’nin yanından değil de, şehrin daha içinden başlamanız daha kolay gelecektir. Evet, yürümeye başladınız. Şehrin muhteşem manzaralarını görebilmek için aşağı doğu yürürken Miradouro yazan tabelalara dikkat edin. Bunlar, gözlem yerleri.

Alfama’ya salı veya cumartesi gitmeniz ideal olur çünkü bu günlerde Campo de Santa Clara sokağında Hırsız Pazarı (Feira da Ladra) olarak bilinen bir bit pazarı kurulur. Oranın yakınlarında Focaccia in Giro adında önerdiğim bir sandviçci bulunuyor. Yine çok yakındaki National Pantheon’un ilgi çekici mimarisini inceledikten sonra tepesinden Lizbon’u izleyebilirsiniz. Sonrasında Alfama’nın dar, taşlı kaldırımlardan yüreyerek etrafınızdaki mimariyi sindirin. Akşam, Chiado’daki ‘Sea Me’ restoranına gidebilirsiniz.

Pena Sarayı, Sintra

Quinta de Regliera, Sintra

3. GÜN: SINTRA

Sintra, UNESCO dünya mirası listesinde olan ve Lisbon’a 50 dakika uzakta bulunan bir kasaba. Masaldan çıkmış gibi gözüken şatoların hepsini iyice gezmek için zamanınızı çok iyi ayarlamanız gerekecek.

Ziyaret etmeniz gereken ilk yer, Pena Sarayı (Pena Palace). Pena Sarayı çok eskiden Portekiz krallarının tatil eviydi. Bu sarayı anlatmakta çok zorlanıyorum çünkü ne kadar anlatmaya çalışsam, kelimeler yetmeyecek. O yüzden sözü bir okuyucumuza bırakıyorum:

Pena Sarayı’ndayken kendimi Disney Şatolarında gibi hissettim.

 Renkleri ve canlılığıyla Pena Sarayı’nı görmeden dönerseniz çok şey kaçırmış olursunuz.

Hemen Pena Sarayı’nın yakınında bulunan Mağribi Kalesi’ne (Moorish Castle) geçiyoruz. Burayı ziyaret etmek biraz yorucu olabilir – yorgunsanız veya bir rahatsızlığınız varsa burayı atlamanızı tavsiye ederim – fakat gerçekten hoşunuza gidecek. Tepeye çıkana kadar etrafınıza bakıp, Sintra’yı yukarıdan inceleyebilirsiniz.

Ayrıca daha fazla vaktiniz olursa Quinta da Regliera’ya da gidin. Orada Initiation Well denilen bir yer var, benim çok ilgimi çekmişti. Biraz zor bulunuyor ama bulunza çok sevinmiştim. Sintra National Palace’ı da gezmenizi tavsiye ederim. Uzun bir öğle yemeği yemek istiyorsanız, Tivoli Oteline gidin. Kısacası Sintra’da yapılacak ve görecek çok fazla şey var, vaktinizi çok iyi ayarlamanız gerekecek.

LX Factory’de bir kitapçı

4. GÜN: CALOUSTE GULBENKIAN MÜZESİ VE LX FACTORY:

Türkiye Doğumlu Calouste Gulbenkian’ın kendi koleksiyonunu sergileyen 6440 parçalık müze ve modern koleksiyon diye ikiye ayrılan Gulbenkian Müzesi, bütün sanatseverlerin kesinlikle gitmesi gereken bir yer. Gulbenkian yakınlarında bulunan Under the Cover adlı dergi mağazasına da uğrayın derim, çok güzel dergiler satıyor. Alışveriş meraklısıysanız, yine yürüme mesafesinde bulunan ‘El Corte Ingles’ denilen büyük mağazaya gidebilirsiniz. 

Öğleden sonra, LX Factory’e gidin. Adı çok değişik; orada haklısınız ama kendisi de değişik. LX Factory, yaratıcı insanların toplandığı bir ‘ada’ olarak tanımlanıyor. Bu biraz kafa karıştırıcı bir cümle, o yüzden ben size aslını anlatayım: LX Factory iki caddeden oluşan bir alan. İçinde bir sürü yaratıcı ve ilginç şey satan mağaza var. Ayrıca birkaç galeri, kafe ve restoran da var. Kolayca bir öğleden sonranızı burada geçirebilirsiniz.

Praias da Arrabida, Setubal

5. GÜN: PLAJ GÜNÜ:

Portekiz’deki en güzel plajlar aslında güneyde bulunuyor ama Lizbon’a yakın olan muhteşem plajlar da var. Tabii bu plajlar yüzmek için değil, çok dalgalılar. Surf, windsurf yapılabilir ama ben sadece denize dizlerime kadar girip dalgaların beni ıslatmasını beklemeyi seviyorum. 

Lizbon’a bir saat uzaklıkta olan Arrabida Parkı, içinde plaj da bulunduran muhteşem bir doğa parkı. denizi buz gibi, sene boyunca 18-19 derece  (Arrabida’nın dağlık halinden kaynaklanıyor) ama doğası için gitmeye değer. Plajlara ilk vardığınızda çok güzel, fakat çok kalabalık durabilir. Tabii ne zaman gittiğinize bağlı ama her koşulda sizin için bir çözümümüz var: Plaja vardınız, kocaman ama çok kalabalık. Sola doğru yürürseniz deniz kıyısında kocaman kayalar göreceksiniz. O kayaların arsından geçerseniz, küçük, daha ıssız ama belki asıl plajdan daha da güzel plajlar bulacaksınız. Ben böyle yapmıştım ve muhteşem, ıssıza yakın, minicik bir plajla karşılaştım. Plaja telefonumdaki uygulamadan baktığımda adı Praia do Monte Branco‘ydu fakat giderken ‘Praias da Arrabida’ diye aramanız daha kolay olacaktır. (Uyarı: Bahsettiğim minik plajların arkasında duran dağdan kaya düşme riski var, bunun bilincinde kararınızı verin. Kalabalık plajlarda böyle bir risk yok)

6. GÜN: BELEM:

Belem Lisbon’un müze bölgesi olarak adlandırabileceğimiz bir yerdir çünkü bir sürü güzel ve ilginç müze barındırır. (At arabaları müzesi bile var!) Gününüze herkesin çok sevdiği, kocaman ‘Pasteis de Belem’ pastahanesinde Pasteis de Belem deneyerek başlayabilirsiniz.(Pasteis de Nata’yla aynı şey olsa bile) Belem’de bulunan Belem Kulesi ve Jeronimos Manastırı UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alır ve her yıl dünyanın dört bir yanından insan ağırlar. Hemen manastırın karşısında Keşifler Anıtı bulunur. Bu üç şeyi gezdikten sonra onlarca müzeden birkaçına gitmenizi tavsiye ederim. Ayrıca hazır Belem’deyken ‘Tropical Garden’a da gitmenizi tavsiye ederim.

Benim Belem’deki en sevdiğim müze, MAAT Müzesi. Modern müzeleri seviyorsanız kesinlikle gitmeniz gereken; sevmiyorsanız da size bu tip müzeleri sevdirecek olan müze MAAT Müzesi’dir. İçinde gerçekten sizi düşündüren hareketli sanat eserleri, ilginç videolar ve minimalistik parçalar var. Ayrıca MAAT Müzesine bağlı olan bir elektrik müzesi de var, eskiden bir elektrik fabrikasıymış. (bilet alınırken ikis için birden bilet alınabiliyor)  O da çok ilginç bir müze. Bir taşta iki kuş vurmuş olursunuz. Okuyucularımız MAAT Müzesi hakkında bunları söylediler:

MAAT Müzesi’nin tepesindeki manzara çok güzeldi. İçindekiler de çok güzeldi tabii ki, gerçekten çok orijinal eserler vardı. MAAT Müzesi’ne bağlı olan elektrik müzesinde de çok değişik makineler vardı.

 

7. GÜN: CHIADO VE DÖNÜŞ

Sabah, bana göre en güzel Pasteis de Nata’ları yapan Manteigaria’dan son tatlılarınızı alıyorsunuz. uçak saatinize göre Tagus Nehri’nin kenarında yürüyüş yapabilirsiniz. Eksik alışverişiniz varsa, tamamlayabilirsiniz.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

No Comments Yet

Comments are closed