Not: Ben şiddeti ve vandalizmi hiçbir şekilde yüceltmek, desteklemek, ve yaymak istemiyorum, ama siyahi Amerkikalıların bu ülkenin bugünkü durumundan sorumlu olmadıklarını vurgulamak istiyorum. Ben gereksiz şiddeti kınayan bir insanım, ancak değişimi sağlamak için gerekli bir araç olan devrimi destekliyorum. Hem barışçıl hem de şiddet içeren devrimleri ayrıntılı bir şekilde inceledim ve bunları, sorumluluk yaratmada önemli bir faktör olarak görüyor; özellikle şiddetli Fransız Devrimi, şiddetli Amerikan Devrimi, şiddetli Kadına Oy Hakkı Hareketi ve 1969’daki Stonewall Ayaklanmaları. Ayrıca protesto etme hakkına sahip barışçıl göstericilere yapılan adaletsizliği kabul ediyor ve isyan tepkilerini haklı buluyor. yazar aynı zamanda diğer isyancıları, yağmacıları ve #BlackLivesMatter hareketi ile hiçbir ilgisi olmayan üçüncü taraflarca işlenen şiddet eylemlerini kınıyor. Yazar, okuyucuları, şiddet eylemlerini doğrudan kınamak yerine, Afrikalı Amerikalıların psikolojisini anlamaya teşvik etmeyi amaçlamaktadır.

İsyan etmenin adalet için savaşmanın yolu olmadığını söyleyenlere, isyan edenleri eleştirenlere, isyan eylemlerine karşı konuşanlara:


Afrikalı Amerikalılar sistemin onlara karşı olmasından çok çekti.


Bazıları konforlu kanepelerinden twit atıp hikaye paylaşırken, protesto olaylarını takiben bir Afrikalı Amerikalı erkek korkudan intihar ediyor, Afrikalı Amerikalı bir kız polislerden korktuğu için kimseden yardım isteyemiyor, Afrikalı Amerikalı bir anne oğlu eve dönecek mi diye korkuyor. Şimdi bana isyan etmenin adalet için savaşmanın doğru yolu olmadığını ve bu isyancıların George Floyd, Breonna Taylor, ve Jacob Blake’in anısını tahrip ettiğini söyleyeceksiniz. Siyahi Amerikalıları, Amerikan Ulusal Muhafızlarını göreve çağırmakla tehdit etmek doğru mu, özellikle de bu grup bugün en savunmasız konumdayken? Portland da ben de şahsen bunun haklı bir davranış olduğunu düşünmüyorum.
“Yağma başladığında, silahlı saldırılar başlar”, POTUS (Başkan Trump) tarafından kullanılan çok korkunç bir cümle. Bu cümleyi ilk kimin söylediğini biliyor musunuz? Irkçı Miami polis memuru Walter Headley. Amerikan Başkan Adayı George Wallace, Amerikan İç Savaşı sırasında yağmalamanın bir tür ayaklanma olduğunu iddia etmişti. Bu, Trump’ın desteklediği bir İç Savaş 2.0.’nun göstergesi değilse ne olduğunu bilemiyorum.
Şimdi pek çok insan, Gandhi’den esinlenmiş şiddet içermeyen protesto yöntemleri ile tanınan sivil haklar aktivisti Martin Luther King’i benim sunduğum fikirlere karşı bir argüman kurmak için sunacak. Pekiyi ona ne oldu? Suikasta kurban oldu ve ölümünden yıllar sonra sistematik ırkçılık Amerika’da hala devam ediyor. Unutmayalım, aynı Martin Luther King, bunu da söyledi: İsyan sesi duyulmayanların dilidir. Sadece şunu söyleyeceğim ve tekrar ediyorum:


Afrikalı Amerikalılar çok çekti.


Bu kadar saçmalık yeter. Sokaklarda, onları koruması gerekenler tarafından sınırsız şiddet kullanıldı. Masum bir Afrikalı Amerikalı’nın sokakta bile yürümesi tehdit kabul edilmemeli. Afrikalı Amerikalılar sistemik ırkçılık ve beyaz ırkın üstünlük taslamasından, kölelik günlerinden bu yana çok çektiler.

ABD’deki tüm büyük şehir ve eyalette gerçekleşen barışçıl #BlackLivesMatter protestoları Afrikalı Amerikalıların tarihinde önemli bir olaydı- bir dönüm noktası haline gelen bir hareketti. Adalet için savaşmanın tüm o şiddet içermeyen yollarına ne oldu? New Orleans’ta ne oldu? Harekete ve protestolara ne oldu? Şarkılar, yalvarışlar, şiirler, romanlar, kanaat yazıları, makaleler, konuşmalar, filmler ve belgeseller? Kim duydu? Onları kim gördü? Her şekilde yüksek sesle ve net bir şekilde söylemeye çalıştılar: bize değer verin, bize eşit davranın, biz sizin kardeşiniziz, en çok da ABD vatandaşıyız ve aynı anayasaya sahibiz, aynı özgürlüğe, aynı haklara ve garantilere sahibiz. Bunu her tehdit edilişlerinde bize tekrar tekrar hatırlattılar. 1950’lerin ortalarında. 1960’ların başında. 1970’lerde. 2012’de. 2014’te. 2015’te. 2020’de. Peki diğer Amerikalılar ne yaptı? Onları bir süre destekleyip, Snapchat ve Instagram’da hikayeler yayınladılar. Onlara, arkalarında olduklarını söylediler. Ve sonra çoğu ortadan kayboldu. Ben bile aynısını yaptım. Hepimiz bunu yaptık.
Aynı polis şiddeti Kenosha, Wisconsin’da tekrar meydana gelene kadar. Aynı barışçıl protestoların da gerçekleştiği yer. Ama bu sefer protestocular kararlıydı:


Çok çektik- artık yetti.

Bu yazı konuk yazar Utkarsh Mehta tarafından yazılmıştır. Utkarsh Mehta Washington Eyalet Üniversitesinde Gazetecilik ve İletişim okuyan bir öğrencidir.

No Comments Yet

Leave a Reply

Your email address will not be published.