Tersyüz!

Ünivesite’nin ikinci yılı öğrenci yurdumda, kurutma makinesine koymak istemediğim her şeyi odamda bulabildiğim herhangi bir yere astım. Her şeyi kurutma makinesine attıklarını ve ben de atsam bir şey olmayacağını söyleyen arkadaşlarıma “Mahvolur!” dedim. Hâlâ kurutucunun iyi davranmayacağını düşündüğüm her şeyi dolabıma, yatağımın kenarına, duvarımda asılı kancalara ve sandalyeme asıyorum.


Doğup büyüdüğüm Türkiye dahil birçok ülkede insanlar çamaşırlarını camlarının dışına asıyorlar. Dışarıda, herkesin görmesi için, bir ipin üstünde, sanki olmaları gereken tek yer orasıymış gibi. ABD’de insanların neden giysilerini kurutmak için dışarıya asmadıklarını düşünüyordum. Kurutucuya atmak genellikle daha kolay olduğu içinmiş. Amerikalıların yaklaşık %80’inin bir kurutucusu var. Buna ek olarak, birçok kasaba ve belediyenin sokaklardaki çamaşır iplerine karşı yasalar var. Ben insanların pencerelerinde asılı çamaşır iplerini görmeyi seviyorum, bu yüzden bazılarının bunun göze batan bir şey olduğunu düşündüğünü duyduğumda şaşırdım. Bunu, insanların yaşamlarına açılan bir pencere ve kamusal alanı özel olarak kullanmanın bir yolu olarak görüyorum. Aksine, ABD hıza ve verimliliğe öncelik veren daha bireyci bir kültürü bünyesinde barındırıyor. Bir restoranda henüz bir saattir oturuyor, ve yemeğimden bir ısırık almak üzereyken garsonlar bana “Kalkmak ister misiniz?” diye soruyorken insanların elbiselerini kurulamak için acele etmeleri şaşırtıcı değil. Hayatın her alanında bir koşuşturmaca! Bu sadece ABD’ye özgü değil ama orada, bulunduğum diğer ülkelere kıyasla daha belirgin bu durum.


Ben yavaş yiyen biriyim. Benimle birlikte yemek yiyen herkes bunu bilir. Yavaş olan her şey sıra dışı görüldüğünden olsa gerek, insanlar bunu belirtmekten alıkoyamıyor kendilerini. Yavaş yemenin, daha iyi sindirim ve yediklerinden daha yüksek düzeyde tatmin duyma gibi faydaları var oysa. Her şeyi optimize etmeye çalışıyoruz ve yavaşlıkta bir güzellik olduğunu unutuyoruz.


Her şeyi hızlı yapmaya çalışmamız sadece gündelik hayatı etkilemekle kalmıyor, iklim değişikliğinde de bir rol oynuyor. İnternetten sipariş ettiğimiz piller bile o kadar çok ambalaja sarılmış olarak geliyor ki, içinde ondokuzuncu yüzyıldan kalma türünün tek örneği bir cam tabak var sanki. İnsanlar hızlı trend döngülerine katılıyor ve aynı ekstra ambalajla kapılarına teslim edilen üç yıkamaya dayanmayacak giysiler satın alıyor.


Çamaşır ipleri, kurutucuların bir katmanını yok ettiği giysilerin ömrünü uzatır. Doğayla uyum içinde yaşarsak daha az enerji kullanabileceğimizi ve daha hızlı olmanın “daha iyi” anlamına gelmediğini hatırlatıyorlar bize. Bir süredir çamaşır iplerinin fotoğraflarını çekiyorum ve onlardan Tersyüz! adını verdiğim bir fotoğraf serisi yaptım. Bu seri, çamaşır iplerinin şeffaf, savunmasız doğasını yansıtıyor ve ahesteliğin güzel bir yanı olduğunu ve yavaşlığı hayatımızın farklı yönlerine dahil etmenin hayat kalitemizi nasıl artırabileceğini gösteriyor.

No Comments Yet

Leave a Reply

Your email address will not be published.