Tanrı kraliçeyi punk rock’tan korusun!

Dağılmakta olan dünyanın, Kraliçe yönetimindeki İngiltere’nin tek kurtuluş yolunun anarşiden geçtiğini savunan Sex Pistols, bu albümleri ile punk rock türünü tüm dünyaya yaymakla kalmadı, uzun yıllar sürecek olan protest ve politik rock müzik ideolojisinin de doğmasına ön ayak oldu. Fakat müzik endüstrisine getirdikleri yenilikler sadece bir ideoloji ile sınırlı kalmadı. Johnny Rotten’ın kulak tırmalayan vokalleri, Sid Vicious’un çılgın personası, Steve Jones ve Paul Cook’un yarattığı (neredeyse çiğ denebilecek) ses kalitesi ile punk müziğin kurallarını yazmış oldular. 

Sex Pistols ve Punk Rock

Sex Pistols’u tanıtmadan önce, bir önceki David Bowie yazımda ucundan değindiğim punk rock türünden bahsetmek istiyorum. 

Punk müzik, 70’li yılların ortalarında İngiltere ve Amerika’da ortaya çıkmış bir düzen karşıtı müzik türüdür. Her türlü politik konuyu işleyen punk rock, aynı zamanda alışagelinmiş rock müzik estetiğini kırmayı da hedef edinmiştir. Yani “karşı-sanat” anlayışının rock müziğe yansımış hali de denebilir. Punk müzik zamanla punk alt kültürünün de doğmasına yol açmıştır. Düzeni ve stereotipleri düşman olarak konumlandıran punk, kışkırtıcı bir estetik bulmaya çalışarak bu düzeni yıkmayı amaçlar.

 Sex Pistols, BBC tarafından “en iyi olmasa da en tartışmalı rock grubu” olarak tanımlanmıştır. Grup, sadece üç yıl (1975-1978) aktif kalmış ve dağılmıştır. Johnny Rotten (vokalist), Glen Matlock (bas gitar), Steve Jones (gitar) ve Paul Cook (bateri) tarafından kurulmuştur. 1977 yılında Matlock’un yerini Sid Vicious almıştır. 1979 yılında, grup dağıldıktan bir yıl sonra Vicious aşırı doz eroin kullanımından vefat etmiştir. Bu 3 yıllık sürelerinde sadece Never Mind The Bollocks albümünü çıkarmalarına rağmen, İngiltere’de müzik listelerinde birinci sıraya yerleşmişlerdir.  

 Albüm, tahmin edebileceğiniz gibi, faşizm, kapitalizm/komünizm, anarşizm, savaş gibi sistem karşıtı konuları ele alıyor. Anarchy In The UK single şarkısında punk rock ve yıkımın bu düzeni değiştirmenin tek yolu olduğundan bahsediyorlar. İkinci single olarak çıkan God Save The Queen ise ingilizlerin kraliçeye olan abartılı bağlılıklarını anlatırken, kraliçe yönetiminin tamamıyla bir faşist rejim olduğunu, ve İngiltere’nin geleceğinin olmadığını öne sürüyorlar. Fakat Pistols, sadece kraliyet yönetimini eleştirmekle kalmıyor. Örneğin Bodies adlı şarkıda, tecavüze uğradıktan sonra kürtaj yaptırmış bir kadının bebeğinin ağzından olayları anlatıyorlar. 

Cesur ve kışkırtıcı şarkı sözleriyle zamanında çok fazla tartışma konusu olmuş albüm, yayınlandığı dönem radyolarda çalınması yasaklanmıştı. Buna rağmen birçok listede birinci sıraya yerleşmiş ve tüm dünyaya hızla yayılmıştı. Yayınlanmasından 10 yıl sonra Rolling Stone bu albümü tüm zamanların ikinci en iyi albümü seçmiştir.  

Albümün kanımca en önemli özelliği ise, direniş ve devrim gibi kavramları öfkeli bir şekilde rock müziğin içine yerleştirmiş olması. Evet, 60’lı yıllarda hippiler ve zamanın rock grupları bu kavramları zaten şarkılarında işliyordu, fakat hiçbiri Sex Pistols ve ondan sonrakiler kadar sert ve idealist bir şekilde bunları dile getirmedi.

Albümün mirası günümüze kadar sürmekte. Ondan sonra gelen bütün punk rock gruplarını ve dolayısıyla post-punk gibi alt punk dallarını tamamıyla etkilemiştir. Nirvana, Green Day, The Clash, Megadeth, Guns N Roses, Beastie Boys gibi bir sürü grubu etkilemiştir. Hatta bir efsaneye göre Joy Division, The Smiths, The Fall gibi gruplarının kurucuları Sex Pistols’un 1976 tarihli konserinde bulunmuş, sonrasında bu grupları kurmaya karar vermişler. Doğru veya yanlış, Sex Pistols’un punk müziğini bütünüyle değiştirdiği kesin.

God save the queen

The fascist regime

They made you a moron

A potential H bomb

God save the queen

She’s not a human being

and there’s no future

And England’s dreaming

Anarchy In The UK, Sex Pistols, 1977

Bu yazı konuk yazar Lal Tuna tarafından yazıldı. 2003 doğumlu Lal Sainte Pulchérie Fransız lisesinde okuyor. İleride sinema alanında ilerlemek isteyen Lal’in bir diğer büyük tutkusu ise müzik. Yazmayı, araştırmayı, fotoğraf çekmeyi ve oyunculuk yapmayı seviyor. Lal’i Instagram hesabından ve fotoğrafçılık sayfasından takip edebilirsiniz. 

Eğer 9 Magazine’de konuk yazar olmak istiyorsanız fikrinizi bize e-posta veya Instagram DM aracılığıyla gönderebilirsiniz.

No Comments Yet

Leave a Reply

Your email address will not be published.