İran’ın Meşhed şehrinde dini bütün bir aile babasının kendince şehirdeki fahişeleri öldürmek suretiyle cezalandırmak gibi “kutsal bir görevi” üstlenmesini ve bir gazetecinin bu olayı araştırmak için şehre gelişini anlatıyor bu film. 2000’lerin başında İran’da yaşanmış gerçek bir olaydan esinlenerek çekilen Kutsal Örümcek’in üzerine düşünülmesi gereken bir film olduğu kanısındayım.

Yakın zamanda filmin okuduğum bir eleştirisinden sonra bu yazıyı kaleme alıyorum. Ben filmi ne kadar başarılı bulduysam başarılı bulmayanlar da varmış. Tabii ki şu anda filme pek de teknik olmayan bir açıdan yaklaştığımın farkındayım ancak yine de söylemeliyim ki, belki de filmin anlatısına daha aşina olduğumdandır, Adam Nayman’ın film hakkındaki bu görüşlerine hiç katılmıyorum.

Öncelikle filmdeki örümcek sembolizmini çok yerinde bulduğumu belirtmek istiyorum. Belki de en önemli detay olan filmin adı “Kutsal Örümcek”, bu hayvanın İslam dinindeki kutsal yerine ve örümceğin Hz. Muhammed’i korumasına karşılık Saeed’in, her ne kadar yanlış bir algı da olsa, kendisini İslami değerlerin ve toplumun koruyucusu olarak gördüğüne işaret ediyor. Katil Saeed, belli aralıklarla motosikletine atlayıp bir örümcek ağı misali resmedilen şehrin sokaklarında dolaşıyor ve ağına takılan “sinekleri” avlıyor. Avladığı sinekleri aynı bir örümcek gibi ağına sarıp, ki bu durumda ağ halı oluyor, çürümeye bırakıyor. Burada eylemlerin benzerliğinin yanı sıra, dokumacılığın İran kültüründe önemli bir yere sahip olması ve ayrıca Yunan mitolojisinde örümceklerle ilişkilendirilmesi açısından halılar üzerinden çok yerinde bir sembolizm yürütüldüğüne dikkat çekmek isterim. Filmin posterindeki halıya dokunmuş kadın figürü, boyundan büyük bir av yakalamaya kalkışmış örümceğe meydan okur nitelikte olmasıyla örümceğin akıbetine işaret ediyor.

İkinci olarak filmin konusuna dair bir gözlemime değinmek istiyorum. Filmin ismini ilk olarak akşam yemeği sırasında bir arkadaşımdan duymuştum. Örümcek kelimesi odada yankılandığı anda filme gitmeme kararı almama rağmen arkadaşımın sonraki sözleri dikkatimi çekti. Konusundan ve yönetmenden biraz bahsettikten sonra filmin oldukça ağır olduğunu ve biriyle birlikte izlememin iyi olacağını söyleyince iyiden iyiye meraklandım. Bunun üzerine ilerleyen haftalarda inatçı bir çocuk misali filmi izlemeye gittim, tek başıma.

Film başladı, ben de beklemeye başladım. Öyle bir şey olmalıydı ki şoktan şoka girmeli, neye uğradığımı şaşırmalıydım. Ama olmadı, beklediğim o an hiç gelmedi. Sadece on altı kadın öldürüldü, cinsiyetçi sözler savruldu, bir gazetecinin işini yapmasının önüne geçildi ve kadınlar taciz edildi. Ama o şok edici olay gerçekleşmedi… Ve bir süre sonra fark ettim ki bu bekleyişim boşunaymış. Bana bu filmden bahseden Fransız arkadaşım için inanılmaz olan bir dizi olay, günbegün namus cinayetlerine uyanan bizler için pek de normalin dışında değildi. Yazının başında bahsettiğim eleştiride “sansasyonel” olarak betimlenen ve gerçek hayatı yer yer abartılı yansıttığı söylenen Kutsal Örümcek, esasında kimilerinin hayatını gayet de olduğu gibi anlatmış. Batılı izleyiciye şok edici gelen bu vaziyete bu kadar alışmış olmamız korkunç bir durum! Filmi izlememin hemen ardından filmdeki olaylara paralel olarak Türkiye’de altı yaşındaki çocuğa cinsel istismar davasının sanıkları Kadir İstekli ve Yusuf Ziya Gümüşel’i, ve Romanya’da Andrew Tate’i destekleyen kalabalıkların toplanması filmin anlatısının gerçek hayattan hiç de uzak olmadığını bir kez daha göstermiş oluyor.

Filmin Saeed’in oğlunun babasını bir kahraman olarak anlatışını ve onun işlediği suçları örnek alıyor oluşunu gözler önüne seren bir video kaydıyla bitmesi de yine hayata dair önemli bir bakış açısı sunuyor. Kadınları ezen ve bunu yaparken kendi emellerince çarpıtılmış bir din algısının ardına saklanan tehlikeli zihniyet nesilden nesle aktarılıyor. Peki kadınları olduğu kadar ileride bu kötülüğü gerçekleştirecek çocukları kurtarmak nasıl mümkün olabilir? Bu sorunun cevabını kesin olarak bilmemekle birlikte bunların toplumca dert edinmemiz gereken sorular olduğunu düşünüyorum. Böylelikle belki ileride bu kötülüğün belirtilerini gördüğümüzde olaya müdahale etmemiz mümkün olabilir.

Kimilerinin gündelik olarak karşılaştığı bu akıl almaz olayları, çok yerinde bir sembolizmle bezeli şekilde anlatan Kutsal Örümcek, bazılarımızın farklı hayatları anlayabilmesi için bir şans sunması açısından, bazılarımızın da uyuşmuş sinirlerini tekrardan harekete geçirmesi açısından günümüz için önemli bir film.

No Comments Yet

Leave a Reply

Your email address will not be published.