Varlıklı bir Osmanlı ailesine doğmuştu ve Türkiye’de cumhuriyetin kuruluşunu yaşamıştı. Adı ise daha da ilginçti : Fahrelnissa.
Fahrelnissa : çok övünen, şanlı, şerefli, onurlu kadın

Zeid 1901’de doğmuştu, daha Osmanlı İmparatorluğu Türkiye’ye dönüşmeden önce. Ailesinindeki çoğu insanda sanat ile ilgileniyordu o yüzden küçük yaştan beri sanata önem veren bir ailenin içinde yetişti. İlk resimlerini yapmaya başladığında ise sadece sekiz yaşındaydı. On dört yaşında ise büyükannesinin suluboya portrelerini yapıyordu. Kendisi her zaman sanatla ilgilenmiş ve merak duymuştu.

Zeid Sanay-i Nefise Mektebi’nin ( Mİmar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi) ilk kadın öğrencilerindendi. Sanay-i Nefise’den mezun olduktan sonra resimde kendini geliştirmek amacıyla Paris’e gitti.

Eğitiminin ardından İstanbul, Berlin ve Paris gibi farklı şehirlerde yaşadı. Hızlıca sanat çevresine yayıldı ve 1930’larda ve 1940’larda resimleri çok popüler oldu. 1954’te ise ”Instute of Contemporary Art” da resimleri sergilendi.

1970’lerde Amman, Ürdün’e yerleşti ve kendi adını koyduğu bir sanat okulu açtı.
Sadece bizim için değil ancak sanat eleştirmenleri için de zor ve tam kesin bir cevabı olmayan soru vardır: Zeid’in tarzı tam olarak nedir ? Zeid’in sanat eserlerinde İslam, Bizans ve Avrupa sanatının etkilerini görebiliriz. Her ne kadar ilk yıllarında abstrakt resimler yapmış olsa bile son yıllarında portreler ağırlık taşımaktadır. İlk yıllarında yaptığı abstrakt resimler ise zamanın ötesindedir ve çok modernisttir.
Son yaptığı portrelerden sonra Amman’da 1991’de öldü.

Fahrelnissa Zeid özgün bir sanatçıydı. Kendi hayatı da bir o kadar benzersizdi. Her zaman anlatacağı ve söyleyeceği bir söz vardı, o yüzden de bize bir sürü imzalı resimini bıraktı, merak etmemiz ve sanatı sorgulamamız için..