KORKU!

Yaz sayımızın temasını KORKU olarak belirledik. #9FEAR

Korku.

Hepimiz, bir türlü, korkuya sahibiz.

Korkusu olmadığını iddia eden biriyseniz bile (ki o zaman, özür dilerim, ama yalan söylüyorsunuz) büyük ihtimalle korkuya sahip olmaktan, veya korkunun kendisinden korkuyorsunuzdur.

Yükseklik korkusu, yani akrofobi,

Uçma korkusu,

Kapalı yer korkusu, yani klostrofobi,

Böcek korkusu,

Köpek korkusu,

Ateş korkusu,

Fırtına korkusu,

Toplum içinde konuşma korkusu,

Palyaço korkusu,

Yılan korkusu,

FOMO, yani bir şeyi kaçırma korkusu,

ve liste devam ediyor.

Bazı korkular daha anlayışla karşılansa da, bazıları abartı olarak algılanabiliyor. Mesela çiçek korkusu, kim korkar ki diyorsunuz içinizden. Renkli yapraklı, güzel kokulu bu bitkilerin nesinden korkulur? (bu arada, renklerden de korkanlar da var, özellikle de beyaz ve mordan)

Korkunun sebebi nedir? Bazen küçüklüğümüzde başımıza gelenler, bazen de hakkında okuduğumuz veya gördüğümüz kötü olaylar.

Büyük ihtimalle daha önce “savaş ya da kaç” terimini duymuşsunuzdur. Korku, bu iki opsiyon arasındaki seçimimizde belirleyici bir faktördür. İlk olarak bir şeyi algıladığımızda ve bu algıladığımızda bir değişiklik hissedersek beynimizin amigdal bölgesinde işleniyor. Sonra da seçim zamanımız geliyor. Bizi korkutan şeyden kaçmak mı, yoksa bu korkuyla yüzleşmek mi daha çok işimize gelecek? Korku, genelde bizi kaçmaya itekliyor, tabii onunla yüzleşecek cesareti kendimizde bulursak işler değişiyor.

Birazdan anlatacağım hakkında daha önce düşünmemiş olabilirsiniz. Gayet doğal. İnternetin he köşesinde “Korku dolu bir kafada rüyalara yer yok!” gibi sözler görünce… Star Wars’un Yoda’sı bile ne demiş? “Korku, karanlık tarafa giden yoldur. Korku kızgınlığa, kızgınlık nefrete, nefret ise acıya sebep olur.” Ama korku gerçekten bizim için kötü müdür? Bu konu – bazı insanların düşündüğü gibi – bu kadar siyah-beyaz mıdır?

Tabii ki hayır. Her şeyde olduğu gibi, korkunun da bir ölçüsü var.  Tüm korkular kötü değil.

Atalarımızı düşünün. İlk başta vahşi hayvanların kendilerine zarar verebileceklerini öğrendiklerinde ölü buldukları hayvanlar, böceklerle beslenmişler (kaç). Zamanla teknolojileri gelişmiş, yeni aletler icat etmişlerdir, böylece gittikçe hayvanlar üzerinde kontrolleri artmıştır (savaş).

Korku, bizi iyi bir sonuca yönlendiren bir araç olabilir, ama genelde yanında kötü sonuçlar da doğurur. Diyelim ki mükemmel olmama korkusu olan birisi var. Bu insan, tüm notlarını 100 yapmak için elinden geleni yaptığı gibi hayatının diğer her tarafının da, yaptığı her şeyin de mükemmel olmasını ister. Bir şarkı söylüyorsa doğru ritimde, bir resim kopyalıyorsa tıpatıp aynı olması gerek, ve yemek yapıyorsa tam istediği miktarda tuz koyacak. Tabii ki bu insan hayatının birçok alanında başarılı olacaktır elbet, ama ruhsal sağlığı açısından çok kötü sonuçlar doğurabilir. Yaptığı her küçük hata için kendini hırpalayabilir, ve eninde sonunda bir gün patlayabilir.

Çoğu korku buna benzer, hem iyi hem de kötü sonuçlar doğurur. Bize düşen şey, hangi tarafın daha ağır bastığını anlamaya çalışmaktır. Neyi feda etmeye razısınız?

Platon, şu sözüyle çok güzel ifade etmiş: “Cesaret, neyden korku duymamak gerektiğinin farkında olmaktır.” Bir daha bir şeyden  korktuğunuzda bunu aklınızda tutun.

HEY! Evet, sizinle konuşuyorum. Dünya ile paylaşmak istediğiniz bir yazı fikriniz mi var (korku veya herhangi bir şey hakkında) Doğru yerdesiniz! 9 Magazine olarak her zaman dergimize katkıda bulunabilecek konuk yazarlar arıyoruz. Bir fikriniz varsa, lütfen bize mail atmaktan çekinmeyin: mail.ninemagazine@gmail.com

No Comments Yet

Leave a Reply

Your email address will not be published.