Filmekimi 13 Ekim’de sona erdi. Genel olarak bu yılın Filmekimi’ni ve içeriğini çok beğendim, bu sebeple izlediğim bazı filmler hakkındaki düşüncelerimi paylaşmak  istedim.

 

Asako I&II

Asako I&II Ryusuke Hamaguchi tarafından yönetilmiş ve ana karakterler, Erika Karata ve Masahiro Higashide tarafından canlandırılmıştır. Bu filme tavsiye edildiği için gitmiştim. Film, Asako’nun kısa bir süre arayla birbirine çok benzeyen iki kişiye aşık olmasını anlatıyordu. Filmde gözüme çarpan bir nokta soğuk renklerin ağırlıkta olmasıydı. İnsanın gözünü alan, canlı ve sıcak renklerdense soğuk renkler tercih edilmişti. Bu da bence filmde ana karakterin kendisinin de söylediği gibi “bir rüyada” yaşıyormuş da yeni uyanmış gibi hissetmesini destekliyordu. Dikkatimi çeken başka bir nokta da karakterlerin hareketlerinin minimal olmasıydı. Filmin en olaylı anlarında bile tepkiler hareket bakımından küçük ve düzenli, duygu bakımından yoğundu. Belki de filmin tavsiye edilmesinden kaynaklı ve aklımda filme dair bir fikir oluşmus olmasından kaynaklı, film beklediğimden oldukça farklıydı.

 

Asako ve Ryôhei

Kül En Saf Beyazdır

Kül En Saf Beyazdır Jia Zhang-Ke tarafından yönetilmiş ve ana karakterler, Zhao Tao ve Liao Fan tarafından canlandırılmıştır. İzlediklerim arasından beğendiğim filmlerdendi. Film, Çin gangster dünyasından iki kişinin yıllar içinde değişen sallantılı ilişkisini anlatıyor. Bunun yanı sıra filmde Çin’de yaşanan değişim, statü farkları ve ekonomik sorunlara da odaklanılıyordu. Konu bakımından, ana karakter Qiao’nun her kararını hedefi doğrultusunda vermesi en beğendiğim noktalardandı. Ancak en çok dikkatimi çeken nokta Qiao’nun yaşadığı yer ve etrafındaki insanlarla birlikte değişmesi, olgunlaşması ve eskiden olduğundan bambaşka biri haline gelmesiydi.

 

Qiao

Kız

Kız, yine izlediklerim arasında beğendiğim filmlerden biriydi. Lukas Dhont tarafından yönetilmişti ve ana karakterter Lara’yı Victor Polster canlandırıyordu. Filmde trans bir bireyin sürekli olarak maruz kaldığı problemler çok etkileyici bir biçimde yansıtılmıştı. Bunun yanı sıra bir bale sanatçısının yaşadığı sıkıntılar, benim gibi balenin teknik yönüne dair pek bilgisi olmayanlara dahi hitap edecek şekilde anlatılmıştı. On beş yaşındaki Lara’nın bir yandan hormon tedavisine başlaması bir yandan da baleye olan bağlılığı anlatılıyor. Bu ikisi bir araya getirildiğinde Lara’nın duygusal durumunu anlatan gerçekten etkileyici bir film ortaya çıkmış.

 

Lara ve babası

Tüm fotoğraflar http://filmekimi.iksv.org/tr/filmler ‘dan alınmıştır.

No Comments Yet

Leave a Reply

Your email address will not be published.